17 Eylül 2009 Perşembe

Slovenya ve Yunanistan Maçları Üzerine...

Dün maçtan önce Cem Çetin'in yazısını okmuştum, yazısının sonunda şunları yazmıştı:

"Slovenya'yı yenersek, grup lideri kaybedersek 2. olarak çeyrek finalist olacağız. Maçlar ilerledikçe namağlup sıfatıyla oynamanın getireceği baskının artacağı gerçeğini göz önünde bulundurursak; baş ağrıtmayacak bir Slovenya mağlubiyeti kabul edilebilir. Böylece kaybedenin eleneceği çeyrek finallere daha az baskıyla çıkabiliriz. Muhtemelen tecrübeli Tanjeviç'de, bunu aklından geçiriyordur. Ne de olsa Karadağ'lı 10 yıl önce İtalya'yı Fransa'da Avrupa Şampiyonu yaparken, Meneghin ve arkadaşları son 8 vizesini son maçta yenildikleri Litvanya'nın arkasında, grup 2.'si sıfatıyla almışlardı. Halbuki Litvanya'yı yenseler, gruptan lider çıkabilirlerdi. Daha sonra Litvanya, yarı finali göremezken, Tanjeviç'in İtalya'sı önce finalde İspanya'yı yenip şampiyon olmuştu. Bakalım 10 yıl sonra Tanjeviç, bu defa Türkiye ile aynı mutluluğu yaşayabilecek mi?"

Evet okuyunca acaba yine öyle mi olur dedim. Slovenya maçını sonuç olarak iki farklı şekilde değerlendirebiliriz. Birincisi herkesin düşündüğü gibi Yunanistanla eşleşmemek ve finale kadar Yunanistan-İspanya-Fransa eşleşmelerinden kaçmaktı. İkinci sonuç, telafisi olmayan maçlara ağırlıklı olarak gençlerle çıkan takımımız üzerindeki baskıyı azaltmak ve yenilmezlik stresini ortadan kaldırmak. Tanjeviçin turnuva boyu yaptığı rotasyonun dışına çıkarak başladığı ilk 5 sanki ikinci tezi doğrular nitelikteydi. Yarın Yunanistan karşısında izleyeceğiz, kazanan her zaman haklıdır.

Az önce biten maçta gördük, yorgun Sırplar dinlenmiş Rusyayı ellerini kollarını sallaya sallaya yendi. Hani o son şut girsede şu Yunanistan-İspanya-Fransa üçgeninden kaçsak daha iyi olacaktı.

Yunanlılar ilk tur grubunda fazla zorlanmadan üç maçını da kazanmıştı. İkinci tur grubu başlamadan bir çok otorite tarafından favori olarak gösterildi ama üstüste Rusya (3sayı) ve Fransa (2 sayı) mağlubiyetleri geldi. Kaybederlerken de pek fazla ümit vaadeden oyunları yoktu ama her iki maçı da son saniyelerde kazanabilirlerdi. Sert bir stilleri var. Papaloukas ve Diamantidisin yokluğu kısa oyuncu kalitelerini takım olarak aşağı çekti. Onların yokluğunda tüm yük Spanoulisin üzerindeydi. Turnuva boyunca Spanoulis de bunun hakkını verdi diyebiliriz. Onun yanında Zisis de dikkat edilmesi gereken diğer isim. Bu iki ismi ne kadar düzen dışına çıkarırsak rakibi o kadar bozarız. Pota altında Baby Shaq Schortsanitis atletik olmasada sırtı dönük oyunu iyi oynayan bir oyuncu. Bourousisle beraber en güvendikleri isim. Pota altında savunma ve hücumda çok fazla sıkıntı yaşamayacağımızı en azından uzunlarımızın başa baş bir oyun çıkaracağını düşünüyorum. Hidayetin yükselen performansı ve Ersanın turnuva boyunca gösterdiği çıkış sanırım onların en çok düşündüğü konulardır. Maç son periyoda kadar başabaş gidecektir. Umarım daha az hata yapan ve kazanan biz oluruz.Açıkçası İspanya maçının bir tekrarını bekliyorum devlerden.

Hiç yorum yok: